13 Ağustos 2009 Perşembe

Anadolu Takımı


Anadolu takımı Türkiye'de bir kavramdır. Bu kavramı açarsak, 3 büyükler hariç bütün takımlar demektir bu, varsa Edirnespor da Anadolu takımıdır yani bu kelimenin kavramsal karşılığı olarak. Bu takımların %90ının adı ...spor şeklindedir ki bu Türk insanının yaratıcı zeka yoksunu olup olmadığı sorusunu canlandırmaktadır kafalarda. Neyse konu tam olarak bu değil bu yazıda değineceğimiz, bu yazıda bazı Anadolu takımları üzerinden vizyon kavramına açıklık getireceğiz ve Türk futbolunun gelişimi için birkaç tespitte bulunacağız..

Fransa Ligi demiştik 2 post önce, Türkiye Ligiyle Fransa Ligini kıyaslayalım. Fransa'da 1 numara kim Lyon mu? Türkiyeden Galatasarayla farkı nedir Lyonun? Çok ufak bir seviye. 2. kim Bordeaux mu? Fenerle farkı nedir Bordeaux'nun? Yine çok ufak bir fark war bana göre. 3. takıma da Marsilya diyelim. Beşiktaşla farkı nedir? Fazla bir şey değil yine. Peki Fransa Ligini Türkiye Liginden üstün kılan ne? Avrupanın göbeğinde olması bir etkendir, yadsınamaz tamam. Fransızcanın bilinen bir dil olması da bir fark yaratır. Ama bunlar mı asıl etken?

Kıyaslamaya devam edelim 4-5. takımdan. Trabzon-PSG. Fark açılmaya başlıyor sanki. Toulouse-Bursa. Antep-Rennes. Sivas-Monaco. Kayseri-Lille. Sanırım anlatabildim anlatmak istediğimi. En iyi gözüken Anadolu takımlarımızla mukayese yaptım. Bunlarla bile Fransızların orta sıra takımları arasındaki fark çok büyük. Fransanın küme düşmemeye oynayan takımları bizim orta seviye takımlarımızla aynı düzeyde takılıyor. Bu durumu değiştirmek için, Anadolu takımlarının köklü bir değişime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Neler yapılabilir peki? Kısa kısa geçelim.

-Öncelikle sağlam bir bütçe oluşturmalısınız. Bizim takımlarımızın çoğunun gelirinin büyük kısmını iddaa ve yayın geliri oluşturuyor. Peki kulübe nasıl para kazandırılır başka şekilde? Forma-bilet satışları, oyuncu satışları ve reklam anlaşmaları ilk akla gelenler. Bunları tek tek düşünürsek hepsinin birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlı olduğunu görüyoruz. Forma-bilet satabilmeniz için elinizde kaliteli oyuncular bulundurmanız gerekir, aynı şekilde satıştan kar etmek de anca kaliteli futbolcu bulundurarak mümkün ve iyi kadronuz yoksa reklam anlaşmaları konusunda da çok şanslı olamazsınız. Yani iyi oyuncular şart. Ama para yok dedik. Nasıl yapılacak o zaman? Burda 2 etken var:
1.si altyapı. Düzgün bir altyapı ve scouting sistemi kurduktan sonra Türkiyede oyuncu bulmak çok da zor değil, futbolda yetenek olarak baktığınızda sıkıntı çekmeyen bir ülkeyiz. 2. yol ise bargain tabir edilen free ya da çok ucuz bedellerle kaliteli oyuncuları almak. Bu transferler senede 1 ya da 2 denk gelir, o yüzden zor bir iş böyle yapılanmak. Yani yine altyapıya dönüyoruz. Gençlere şans tanımak birşey kaybettirmez takıma, tam tersine kazandırma ihtimali wardır. Tabii ki hiç gelecek vaad etmeyen adama yatırım yapmak saçma, ama yetenekliyi buldun mu daha 19 yaşında deyip oynatmamak saçmalık. Arda ve Sercan gibi örnekler var sonuçta önümüzde.
- Kurdunuz sağlam altyapıyı kaliteli oyuncu çıktı. Ne yapacaksınız? Türkiyede bir yanlış mantık vardır bana göre, kimse kaliteli oyuncusunu satmak istemez. Zirvedeyken satacaksın bu kadar basit. Çok çok özel oyuncular dışında Türkiye içinde de adam satabilirsin, artık gelişimini tamamlamış ilerlemesi gereken futbolcuyu elinde tutmanın bir mantığı yok, bir kız istemeyince nasıl bırakırsan oyuncu istemeyince de olabildiğince faydalanıp bırakmak gerekiyor :) Sonuçta altyapıdan daha adam çıkacak, o yıldızlaşmış adamın yerini doldurabilirsin. Oradan edeceğin karla ucuz maliyetli başka adamlara yönelebilirsin. Mesela Galatasarayın Gökhan Zan transferi ortada. Bu transferde Servet Çetini satmış olsaydık eğer Galatasaray yönetimi inanılmaz başarılı bir transfer hamlesi yapmış olacaktı, satamadık ama yine de iyi bir transferdir. Mesela Sercanın talipleri var Bursada. Ayrıca Bursa Altyapısında da deniliyor ki Muhammet Demir en az Sercan kadar yetenekliymiş. Şimdi Bursa yönetiminin yapması gereken nedir? Galatasaraya Sercanı satıp Muhammeti takıma monte etmektir. Buradan edilecek kar hem maddi hem manevi olarak çok büyüktür bana sorarsanız.
- Bu şekilde takım geliştikçe il taraftarı da takıma ısınır. Özellikle Eskişehir, Bursa, Ankaragücü gibi ateşli taraftarı olan takımlarda forma-bilet satışları coşar extra gelir olur. Ayrıca takım başarısı da reklam anlaşmalarını getirir. Eğer yeterince iyi olursanız Avrupa kupasına katılırsınız, extra para oradan. Ve işte sağlam bütçe. Ancak.. Bu şekilde oluşturulacak bir döngüde en önemli ve gerekli unsur istikrardır. İstikrarı sağlamak için, sağlam bir teknik kadroyla anlaşıp ilk başarısızlıkta bu kadroyu bozmamak gerekir. Senede 3-4 TD değiştirmemek gerekir.
Bizim takımlara baktığımızda bunların aksini görüyoruz. Şova yönelik yaşlı niteliksiz transferler, oyuncuları yeterince değerlendirememe, stada seyirci çekememe ve gerçek anlamda kulüpleşememe.. Çok zor değil ama uzun bir aşama bu, eğer birkaç Anadolu kulübü bu aşamaya çıkabilirse diğerleri de gelecektir zaten peşlerinden. Ve bu alttan gelen baskı da büyükleri daha da yükseltecektir. Sonuçta da kazanan Türk futbolu olacaktır..

Not: Yazıyı yazdıktan sonra yazının sanki FMde nasıl takım yönetilir onu anlatırmış gibi olduğunu fark ettim. Haftaya CM 4 oynamaya başlayacağım (imkansızlıklar yüzünden :( :P), oradan esinlenerek FM/CM efsaneleri serime başlarım sanırım..



:)

3 yorum:

Can Argon dedi ki...

Asıl yetenek, Rıdvan Şimşek bu adamı iyi izleyin geçen yıl 17 yaşında Karşıyaka'da banko oynuyordu yaşı için büyük bir meblağa BJK'ye transfer oldu, Türkiye'nin sol bek sorununa ilaç gibi gelecek bir genç oyuncu

father vic dedi ki...

ilk kez blogunu okuyorum güzel yazmışsın gerçekten..bir şey de ben eklemek istiyorum..fransada yayın hakları senede 750 milyon€ iken bizde 160milyon€..eğer bu sene gerçekten 400 civarı bir rakama çıkarabilirsek bu söylediklerinin gerçekleşmesi de hızlanacaktır..tabi doğru yönetilirse o paralar..ayrıca seyirci konsuunu da çok tartıştım başka bloglarda..türkiyede çok çok pahalı biletler ve avrupa ülkelerdeki asgari ücretin 5 te biriyken diğer tüm ülkelerden daha pahalıya bilet satıyo olmamız bu durumda büyük etken bence..ingilterede ortalama maç bileti 86 lirayken galatasarayın 140 lira civarında..

@can argon
rıdvan sağ bek değil miydi??

ike144 dedi ki...

@father vic
Oncelikle tesekkurler guzel yorumunuz icin :) yayin haklari konusunda bu sene dananin kuyrugu kopacak bana gore. Kuluplerin ongordugu artis yuzde 200 civarlarinda, eger boyle olursa Avrupayi yaklasik olarak yakalamis olacagiz; ama yayinci sirketler yuzde 10 civari bir artis istiyor orta yol bulunacak. Tahminim kuluplerin istegine yakin bir rakam olacaktir. Ama dediginiz gibi bu parayi dogru degerlendirmek onemli olan, ben de bu yazida bunun uzerinde durdum daha cok :) Ridvan da sag bek, Can Argon Izmirli olmasina ragmen basit bir hataya dusmus sanirim :)